9 Kasım 2010

İçi pişmeden 'yeniliyor' sevdalar...



Beni de yormuştu o zalim rüzgar.
Saçlarımla birlikte dağıttığı hayatımı elinde görünce tanıdım o'nu, adı ayrılıktı...
Samimiyeti yitik topraklardan kopup,
savrulup gelmişti sadakati bitmekte olan aşkımıza...
Sen onun serinliğine kanmıştın, ateşini söndürmeye karar verdiğinde,
buz tutmaya mahkum edileceğini bilmeden belkide...
Sende haklıydın işte; yanmakta yetmiyordu haliyle içi pişmemiş olana...
Sadece dışına aldanıp yediğimizde, çiğ tarafını tükürmekti bize kalan,
tüküremedik, yuttuk...
Verdiğimiz sözlerin yanında azdı bile...


O rüzgardan sonra yeminler ne tutuldu ne de unutuldu...
İçini yakması için bilinçaltına süpürülmüş küllerdi artık,
közlenmesi için 'sen' demek yeterdi.
'Sen' dedim yandım her seferinde bile bile...
'Sen' dedim öldüm o rüzgarın ardından.
Sen... dedin mi?...

1 YORUM:

DOREMİ dedi ki...

Sabırsız sevdalar,ne vardı kalsaydınız bizimle..pişip,buram,buram aşk koksaydı yaşam yollarımız..

Yorum Gönder

Yazdığın yazgın olsun...